Kendimi ifade ve eşya ile münasebetimi tayin ve kainattaki yerimi tespit gibi hususlar...*

Sunday, March 06, 2011

Filmler arasi şık geçişler üzerine

Bu aralar sinemaya gidemiyorum. Zaman bulamadığım gibi bir de son yıllarda izlemeye gitmek için can atacağım filme çok rastlayamıyorum. Sinemaya gideceksem ilgimi çeken film, konuyu zaten belirlemiş olurdu. Şimdi evde izleyeceğim filmi seçmek ayrı bir iş oluyor haliyle. Ya bir yönetmene ya da oyuncuya takılıp gidiyorum ya da ruh halimin istikbalini her şeyin üzerinde tutarak karar veriyorum. İşte geçenlerde ardarda film izleme firsatı doğunca, ilginç bir şekilde izlediğim bir film diğer filmin konusunu belirler gibi oldu ve bu durum çok hoşuma gitti. Tabi bunda izledigim 4 filmin 3'ünün Werner Herzog' a ait olmasının etkisi vardır ama sayın Herzog'un film ve belgesellerinin konu çeşitliliğini düşünürsek, yine de bilinçli bir seçim zinciri kurmuşuz derim:

İlk film Restrepo adlı belgeseldi. Bir grup Amerikan askerinin, Afganistan'da sarp dağlarla çevrili acaip izole bir bölgede, Taliban'la mücadelesi anlatılıyordu. Belgeselcilerin vermek istedikleri izlenim bu muydu bilmiyorum ama, ben orada bulunmalarının kendileri için ne kadar anlamsız ve Afganistan halkı için ne kadar yıkıcı olduğunu düşünüp durdum. Oradan ikinci film olarak, ülkelerinden çok uzakta fütursuzca savaşmaya bayılan Amerikalı'ların Vietnam'daki maceralarına geçtik Werner Herzog'la. Rescue Dawn'da bu kez Vietnamlı'lar tarafından esir alınan bir Amerikan pilotu, esir kampından kaçmaya çalışıyor. Ama sorun oradan kaçmak değil, kaçtıktan sonra tek başına ormanda nasıl hayatta kalacağı. Buradan hemen Wings of Hope'a geçiyoruz. Bu belgeselde Vietnam değil ama Güney Amerika yağmur ormanlarında tek başına kalsanız nasıl hayatta kalabileceğinizi,  bunu bizzat başarmış bir ablamızdan öğreniyoruz. 1971'de bu ormana düşen uçaktan kurtulabilmiş tek kişi olan Juliane Koepcke'le sayın Herzog, ormanın derinliklerinde uçaktan kalanları buluyor ve kadının yaşadıklarını beraber anlata anlata ilerliyorlar. Ve sonunda bu stres dolu filmlerden kendimizi Güney Amerika yağmur ormanlarının guzelliğine bırakıyoruz diyecekken The White Diamond da bizi ters köşeye yatırıyor. Werner Herzog bu belgeselde uçak mühendisi bir tasarımcının yaptığı helyum uçagını, Guana'nın muhteşem ormanlarında uçurma çabalarını anlatıyor. Ama geçmişte sebep olduğu ölümcül hataların diyetini ödeyen bilim adamı ve onunla çalışan herkes deli olduğu için, bu film de bizi alıp bir bilinmeyene götürüyor.