Kendimi ifade ve eşya ile münasebetimi tayin ve kainattaki yerimi tespit gibi hususlar...*

Friday, October 22, 2010

X şehrinde en sevdiğiniz heykeller hangisi?

Ülkemin üçüncü büyük şehrinde doğup büyüyüp, üniversite yıllarını ikinci büyük şehrinde geçirip nihayetinde ülkenin bir çok insanı gibi en büyük ve en acaip şehrine yakınsamış biri olarak kendi cevaplarım var. Ama bu cevapları kolay vermedim. Size de soruyorum ama merakım hangi heykeller olmasından ziyade soruya cevap verme süreniz aslında.Çünkü ben düşünürken baya bir zaman geçti. Aha aha inanır mısınız o kadar çoklar ki en güzelini seçemedim demek ister deli gönül ama yok...  İzmir'i düşünürken ilk anda aklima heykel gelmedi, asıl buna inanin! Sonra kendime, Pınar Cumhuriyet Meydanındaki atlı Atatürk heykeli şu an ağlıyor biliyor musun diye çıkıştım. Ama işte sorun tam burdaydı. Benim heykel diye kastettiğim meydanlarda havuzlarla çevrelenmiş ya da kaidelerle yükseltilmiş dokunulamayan ulaşılmaz heykeller değil ki efendim! Ben yolda yürürken yanından geçebileceğiniz, heybet göstergesi olması gerekmeyen -evet anladınız- en klişe tabirle sanat için sanat olan heykellerden bahsediyorum. İşte onları hatırlamak zordu. Hafızamı yokladım,  sonunda buldum. Birinciliği Ankara kazandı. Başkent olmasındandır büyük olasılıkla, bende en akılda kalan heykeller orda, hesaba katmayacağım dediğim meydan ve Kurtuluş Savaşı temalı olanlar dahil:

Ankara'dan:
Madenci Heykeli


İnsan Hakları Heykeli (Fotoğraf bir protesto günü çekilmiş.)


Yukarıdakiler  Metin Yurdanur'un. ODTÜ Bilim Ağacı'na da duygusal olarak had safhada bağlıyım:



Bu ise heyula olanlardan en güzeli: Güven anıtı


İzmir'den:
Kordon (nispeten yeni):

İnönü ve Atatürk:


İstanbul'dan:
Bizzat görmediğim ama merak ettiğim Güzel İstanbul heykeli (politik kavganın ortasında kalmış sansürlenip Karaköy meydanından Yıldız Parkı'nın kuytularına atılmış güzellik):


Lütfi Kırdar Kültür Kongre Merkezindeki kadın heykeli:


İşte benim favorim: Kuşlar


Bu heykeli Atatürk Havalimani'na giderken Unkapanı civarında görüyorum. İstanbul Manifaturacılar Çarşısının duvarına monte edilmiş. Çok bakımsız, çok eskimiş ama çok dikkat çekici ve güzel. Kuzgun Acar kalbimi çaldın, ruhun şad olsun...

not: nasıl bulunur bir sponsor bu heykele bir bakım yaptırmak için düşünüyorum ciddi ciddi, fikri olan?

Monday, October 11, 2010

Yine Yeni Yeniden


Bu seneyi elimize yüzümüze bulaştırdık... 

Lise Tübitak biyoloji projem toksiklerin mısır tohumlarının büyümesine etkisiydi. Mısır tohumlarını sularken eser miktarda alüminyum iyonu içeren bir karışım ekliyorduk suya. Alüminyum iyonu suyla reaksiyona giriyor ve asidik bir ortam yaratiyor. Amacımız asit yağmurlarının etkisini anlamaktı. Miktar arttıkça tohumlar ya hiç filizlenmiyor ya da bodur kalıyordu. O zamandan beri hazzetmem, tırsarım alüminyumdan.  Macaristan'daki alüminyum fabrikasının sebep olduğu olayı duyunca resmen kanım dondu.  Canlı bir şey kalamaz orda. Ne olacak şimdi?