Kendimi ifade ve eşya ile münasebetimi tayin ve kainattaki yerimi tespit gibi hususlar...*

Wednesday, June 23, 2010

Afrika hariç değil...

Günlerdir BP'nin Meksika Körfezi'nde sebep olduğu çevre felaketi  ABD merkezli olmakla beraber amerikalıları ve neticesinde Türkiye dahil olma(mak)la beraber Dünya'yı meşgul ediyor.  Etmeyecek gibi değil tabi ki. Günümüzün Çernobili hatta ondan kötüsü olduğu düşünülen bir felaket var ortada. Yıllarca etkileri katlana katlana, burnumuzdan fitil fitil gelecek bir facia yaşıyoruz. Yaşadığımız olaydan kaynaklanan maliyetin tam olarak ölçülebilmesi mümkün olmayacak maalesef. 10 sene sonra yokolacak türlerden, dibe çökmüş yağın taşınmasıyla oluşacak yeni çevre felaketlerinden, dolaylı yollardan kaynaklanan hastalıklardan ve can kayıplarından BP sorumlu olmayacak kağıt üzerinde. Belki bundan sonra maliyeti biraz daha arttırıp daha temkinli projelendirecekler işlerini. Ama tüm işlerini değil: Bu günlerde Dünya'yı meşgul eden diğer konu olan Dünya kupasıyla hatırladığımız, insanlığın yalnız ve güzel kıtası Afrika için geçerli değil bu söylediklerim: Nijerya'da son 50 yılda 1.5 milyon tonluk sızıntı olmuş. Exxon'un Alaska'daki felaketindeki sızıntının 50 katı. Her sene irili ufaklı 300 sızıntı insanların su kaynaklarını ve topraklarını kirletiyor. Sirketler her olayı iç savaşa, vandalizme bağlayıp çok geç ve kalıcı olmayan mudahalelerle geçiştiriyorlar durumu.  Devlet de zaten petrolden en kolay parayı kazanma peşinde, Shell'den farkları yok. Bölgede ortalama ömür 40. Para yok, içecek su yok, tutacak balık yok. En kötüsü bunu Dünya'ya duyaracak güçleri yok. Başlarında "BP will pay every dime for oil spill" diyecek Obama'ları yok.* 


Bu pankarttaki yazıya bakınca düşünmeden edemiyorum. Evet doğru; BP oradaki insanların yaşam şeklini değiştirdi, alt üst etti şimdi. Ama oturup şunu düşünmeliyiz bu pankartı yazan insanlarla: Neydi sizin yaşam şekliniz? Bizim yaşama şeklimiz ne? Onu da BP yaratmamış mıydı? Ucuz benzin, otomobil, bol balık, bol et, bol plastik, bol elektrik, ışıl ışıl alışveriş merkezlerimizi bize kimler verdi? 

*

No comments: